Mars, insanoğlunun uzay keşiflerinde en çok merak uyandıran gezegenlerden biri olmaya devam ediyor. Son günlerde, 1998 yılında NASA tarafından çekilen bazı Mars fotoğrafları yeniden gündeme geldi. Bu fotoğraflarda, Mars yüzeyinde ve uydusu Phobos’ta, yaklaşık 90 metre yüksekliğinde dev dikilitaşların varlığı dikkat çekiyor. Bu dikilitaşlar, özellikle düzgün dörtgen şekilleriyle, akıllı yaşamın izleri olabileceği yönünde tartışmaları alevlendirdi.
Ancak bilim dünyası bu konuda ikiye bölünmüş durumda. Bazı araştırmacılar, bu dikilitaşların Mars’ta bir zamanlar var olmuş bir medeniyetin kanıtı olabileceğini savunurken, diğerleri ise bu yapıların tamamen doğal süreçlerle oluşmuş olabileceğini öne sürüyor. Özellikle Phobos’un geçmişte büyük bir asteroid çarpmasına maruz kaldığı biliniyor. Bu çarpma sonucu fırlayan dev kaya parçalarından birinin yüzeye saplanmış olma ihtimali, dikilitaşların doğal bir oluşum olabileceği tezini güçlendiriyor.
Dünya’da da benzer şekilde köşeli ve düzgün yapıda kaya oluşumları bulunuyor. Özellikle belirli jeolojik şartlar altında kayalar, dörtgen şeklinde kırılabiliyor veya kristal yapılar oluşturabiliyor. NASA yetkilileri, Mars’taki dikilitaşların da bu tür doğal süreçlerle oluşmuş olabileceğini belirtiyor. Ancak, devasa bir düzlüğün ortasında tek başına duran 90 metrelik bir yapının varlığı, bu açıklamayı sorgulatacak kadar şaşırtıcı.
Karşılaştırma yapmak gerekirse, İstanbul Boğazı’ndaki köprülerin denizden yüksekliği yaklaşık 60 metre. Mars’taki bu dev yapı, insan yapımı eserlerle kıyaslandığında bile oldukça etkileyici bir boyuta sahip. Bu durum, dikilitaşların kökeni hakkındaki gizemi daha da derinleştiriyor.
Mars’taki bu dev dikilitaşlar, uzayın bilinmeyenlerine dair soruları artırırken, insanlığın evrende yalnız olup olmadığı sorusunu da yeniden gündeme getiriyor. Bilim insanları, bu yapıların sırrını çözmek için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguluyor.